BURADASINIZ: Ana Sayfa » Kanserden Haber Al

  • Kanserden korunmada mucize besinler

    4 Aralık 2012 Salı tarihinde kanserden haberal eklemiştir.
    3914 izlenme

    Bamya denildiğinde akla ilk gelen şey müsilajlar olsa gerek, yani bamyayı 'sümüklü bamya' yapan bileşeni. Bamyanın, çoğu kişi tarafından sevilmemesini sağlayan bu bileşen müsilaj denen kaygan, çoklu şeker yapısında bir madde. Bamyadaki müsilajlar ve reçineli zamklar, mide bağırsak yüzeyini de kayganlaştırır ve bu bölgeleri kansere karşı korur bir diğer değişle, besinlerle alınan kansorejen maddelerin bağırsak yüzeyi ile temasını, yani kanser yapabilme kabiliyetini en aza indirir. Bağırsak iç yüzeyini yalnızca kansorejen maddelerden değil aynı zamanda tahriş edici diğer maddelerden de korur, yüzeyi kayganlaştırarak.

     
    Bağırsak temizliği yapar
     
    Besinlerle bir şekilde, kimyasal veya fiziksel tahriş etme özelliği olan maddeler alabiliyoruz ancak 'sümüklü bamya' çok iyi bir şekilde alt ediyor bu maddeleri. Bamyadaki müsilaj ve zamklar, kolesterole bağlanarak fazla kolesterolün de atılmasını sağlarlar. Bamyanın içerdiği çözünebilir bitkisel lif ise hem bağırsak temizliği yapar hem de probiyotik özelliğe sahiptir, yani, bağırsaklarımızdaki bizi koruyan faydalı bakterileri besler.
     
    Ağız ve boğaz kanserlerini önler
     
    Bamyanın kansere karşı koruyucu etkisi, içerdiği bu 'sümüksü madde' ile sınırlı değil. Bamyadaki bir başka 'KANSER SAVAR' madde de oldukça fazla miktarda ihtiva ettiği 'glutatyon'. Atlanta'da Emory Üniversitesi'nde yürütülen 1800 kişinin dahil edildiği bir çalışmada, yüksek miktarda gllutatyon içeren diyetle beslenen kişilerde ağız ve boğaz kanserlerinin yüzde 50 oranda daha az görüldüğü sonucuna varıldı, asla 'tesadüf' denilemeyecek bir oran bu.
     
    Biliyor muydunuz ?
     
    Bamyadaki polifenoller, bitkilerdeki en önemli antioksidanlardan. Antioksidanlar, yalnızca kansere karşı değil, alzheimerdan, kalp damar tıkanıklıklarına kadar bir çok kronik hastalığa karşı da koruyucular.
     
    Bamya, 'soğandaki antioksidan' olarak da ünlenen quersetin bakımından da oldukça zengin bir sebze. Quersetin potansiyel diğer birçok antioksidan daha güçlü, bu yüzden uzunca bir dönem bilim dünyasında kansere karşı koruyucu olarak gündeme oturdu.
     
    Birçok kanser türüyle savaşta en önemli silah: BROKOLİ
     
    Brokoli de bulunan ve bir çok kanser türüyle savaşta önemli bir etken medde grubu 'izotiyosiyanatlar.' Bitkilerden, sebzelerden izole edilen birçok bileşke var ancak bu grubun özelliği, üzerinde sülfür bileşiklerinden oluşuyor, yani brokoliyi haşlasanız da bu aktif maddelerin etkinliğinde kaybolma olmuyor. İzotiyosiyanatların karaciğerdeki bazı enzimleri etkileyerek, gıdalarla veya başka bir yolla aldığımız kansorejenlerin hücrenin genetik şifresi olan DNA'ya zarar vermesini engellediği düşünülüyor. DNA'nın hasar görmesinin çoğunlukla kanser oluşumuyla sonuçlandığı ise kanıtlanmış bir bilimsel gerçek.
     
    Biliyor muydunuz ?
     
    Çok ilginçtir ki mesane kanserlerinin dış görünüşü de aynen karnabahar ve brokoliye benzerler hatta patoloji kitaplarında 'karnabahar tarzı büyüme' diye geçer bu durum.
     
    Çok güçlü bir antioksidan
     
    Brokoli, zengin bir C vitamini kaynağı aynı zamanda. Bu vitamin kanserle savaşta etkisi hakkında neredeyse şüphemizin kalmadığı güçlü bir antioksidan.Yine kanserle savaşta en az C vitamini kadar etkili bir başka vitamin olan A vitaminini de bolca içeriyor bu yemyeşil sebze. Ayrıca, kansere karşı koruyucu özelliği oldukça yüksek iki minerali, çinko ve selenyum da bünyesinde barındırıyor. Selenyum, minareller arasında kanserle savaşta en güçlü olanı, hatta o kadar güçlü ki bir dönem kanser hastalarında selenyum tabletleri kullanımı oldukça popüler olmuştu ancak ben bu kıymetli mineralin tablet değil de besinlerle alınması taraftarıyım, brokolide de en zengin kaynaklarından biri.
     
    Kanserden korunmada vücudun kalkanı
     
    Brokoli ayrıca iyi bir kalsiyum ve folik asit kaynağı. Folik asit, bağışıklık sistemi için oldukça elzem çünkü akyuvar üretimi için kemik iliğinde daha yapım aşamasında mutlaka gerekli bir vitamin ve bu yüzden eksikliğinde kansızlık yanı sıra bağışıklık zayıflığı da oluşuyor. Güçlü bir bağışıklık sistemi ise kanserden korunmak için ilk kalkan vücudumuzda.
     
    Et yemeklerinin yanında tüketin
     
    Brokoli içeriğindeki çözünebilir bitkisel lif, kabızlığı engelleyerek kronik kabızlığa bağlı uzun vadedeki kalın bağırsak kanseri oluşum riskini de en aza indirgiyor. Bunu aynı zamanda gıdalardaki kanser yapıcı maddelerin bağırsak yüzeyine temasını engelleyerek yapıyor, bu nedenle bu sebzenin şifasından faydalanmak için kürler halinde tüketmek yerine, yemeklerle birlikte, özellikle de et yemeklerinin, kızartmaların yanında tüketmek gerekiyor.
     
    Mutfaklardan eksik edilmemeli
     
    Her gün brokoli yemeği yemekten veya haşlayıp suyunu içmekten elbette sıkılabilirsiniz ama özellikle mevsimindeyken bu sebzeyi her yemeğin yanında, garnitür olarak sofraya koyma alışkanlığını kazanmanız çok daha önemli hafifçe haşladığımız brokolinin üzerinde sızma zeytinyağı ve limon suyu gezdirip sofraya koyup her yemeğin yanında bir-iki çatal almak, o gün tükettiğimiz gıdalardaki kansorejen maddelerin etkisini biraz olsun azaltacaktır. Bir de, brokoli çorbasını artık Türk mutfağına sokmamız gerekli diye düşünüyorum.
     
    Basit, pratik ve çok çok yararlı
     
    En ağır yemeklere, 'en zararlı kaçamaklara bile brokoli çorbası ile başlamak, gördüğünüz zararı mutlaka azaltacak' emin olun. Üstelik hazırlanması da çok kolay. Brokoliyi hafifçe haşlayıp, suyu ile birlikte ya blendırdan geçireceksiniz ya da annelerimizin usulü ile kevgirden. Daha sonra klasik çorba yapar gibi, unu biraz zeytinyağı ile ile yakmadan kavuracaksınız, bir miktar sütle çırpıp, hazırladığınız sulu brokoli püresini ekleyeceksiniz, hepsi bu kadar.
    Meyan mucizesi
     
    Günde 1 fincan meyan kökü çayı içmemiz için o kadar çok sebep var ki. Kansere karşı koruycu özelliği ise en önemlisi.
     
    Antik tıp tarihinin en geniş kullanımlı bitkisi meyan kökü. Latince karşılığı 'tatlı kök demek' ve ağırlık baz alındığında gram başına tatlandırma gücü normal sofra şekerinden 50 kat daha güçlü, bu yüzden olsa gerek tüm dünyada içecek sektöründe kullanımı oldukça yaygın. Meyan kökünün kaydedilen ilk tıbbi kullanımı, tarih öncesi Babil ve Mısır gibi eski kadim milletlere dayanacak kadar eski.
     
    Hastalıkların tedavisinde etkisi büyük
     
    Ana yurdu Akdeniz sahilleri ve Asya olan bu bitkinin bileşiminde önemli antioksidantlar bulunmakta. Şifalı etkisini içerdiği flavonoidlerin kuvvetli antioksidan özelliğinden almıyor yalnızca, tıbbi olarak önemli 'yangı giderici' kortizona benzer bir etkisi saptandı bu bitkinin köklerinin, ancak kortizonun yan etkilerine sahip değil. Tüm dünyada, bu bitki, eklem iltihaplanmalarında, romatizmada, astımda, alerjilerde, hepatitlerde, egzema, sedef ve liken gibi kronik cilt hastalıklarında  ve birçok kronik yangısal durumda, destek tedavisi olarak kullamakta.
     
    Prostat kanserindeki faydası kanıtlandı
     
    Meyan kökünün kanserle mücadelede de etkili olduğuna dair bilimsel veriler ard arda geldi çorap söküğü gibi. Birçok araştırmada, kansere karşı birkaç yoldan etkili olduğu ortaya çıkarıldı bu bitkinin. Hem kanser hücrelerinin üreme döngüsünü duraklattığı hem de kanser hücrelerini 'apopitozis' diye adlandırılan hücre intiharına sürüklediği, hücre deneylerinde gösterildi. En fazla da prostat kanserlerinde etkili olduğuna dair bilimsel kanıtlar var.
     
    1991'de ABD'nin Ohio eyaletindeki Cleveland Üniversitesi Cildiye Bölümünde yürütülen bir çalışmada, meyan kökünün suda çözünen bileşimi glycyrhizin'in deney hayvanlarında, kimyasal maddelerle oluşturulan deri kanserleri oluşumuna karşı koruyucu olduğu gösterilmişti. Glycyrrhizin, aynı koruyucu etkiyi karaciğer kanserine karşı da göstermiştir.
     
    2009'da yayınlanan bir çalışmada, meyan kökündeki başka bir bileşenin, insan prostat kanseri hücrelerinin kendi kendini yok etmesini sağladığı gösterildi. Üstelik bunu iki yoldan gerçekleştirdiği gözlemlendi; birincisi prostat kanseri hücrelerinin üremesini durduruyordu, ikincisi üreyebilen hücreleri ölüme zorluyordu. Zaten meyan kökünün prostat kanserine karşı etkisinin yalnızca hormonal mekanizmayla açıklanması imkânsız çünkü bu maddenin meme kanserine karşı etkili olduğunu iddia eden yayınlar bile var oysa ki yalnızca hormonal etki olsa, meme kanserlerini tetiklemesi gerekirdi.
     
    'Anticancer Research-Antikanser Araştırma' adlı bilimsel dergide yayınlanan ABD kaynaklı bir çalışmada, meyan kökündeki bileşenlerin lösemi ve kalın bağırsak kanserlerine karşı koruyucu olabileceği sonucuna varıldı.
     
    Gastrit ve ülserden koruyor
     
    Meyan kökünün sulu eksterisnin, toplumda çok sık rastlanıp, önce gastrit, yıllar sonra da mide kanseri yapabilme özelliği olan 'Helikobnakteri pylori' ismili mikrobun, mide yüzeyine tutunmasını engellediğini gösteren bir çalışma yayınladı 2009 yılındaJournal of Ethnopharmacology'de. Bu çok önemli bir sonuç çünkü bu mikrop yalnızca ülkemiz de değil tüm dünyada çok yaygın. Dolayısı ile kısa vadede gastrit ve ülserden, uzun vade de ise mide kanserinden korunmuş oluyorsunuz.
     
Bu sitenin alt yapısında Santral.TV kullanılmaktadır.
Yasal Uyarı: Sitede yer alan herhangi bir içerik veya imaj Kanserden Haber Al izni olmadan, kesinlikle kopyalanamaz.