BURADASINIZ: Ana Sayfa » Kanserden Haber Al

  • HEPSİ KANSERİ YENDİLER

    29 Ekim 2012 Pazartesi tarihinde kanserden haberal eklemiştir.
    9347 izlenme

    GEREKSİZ ŞEYLERE ÜZÜLMEMEK LAZIM

    Ünlü sanatçı Yıldız TİLBE hastalığıyla ilgili şunları söyledi. Rahatsızlanıp doktora gittiğimde rahim kanseri olduğumu öğrendim. Doktorlar durumun çok ciddi olduğunu ve hemen müdahale edilmesi gerektiğini söylediler. Ve sonunda rahmimi aldılar.

     

    ÇOK ŞÜKÜR Kİ DAHA ÖNCEDEN ÇOCUĞUM OLMUŞ

    Bunu ailem dışında kimseye söylemedim. Çok şükür ki daha önceden çocuğum olmuş. Yoksa bu durum beni yıpratabilirdi. Hastalığık dönemimde büyük bir aşk yaşadım, çok aşıktım. Sadece onu düşünüyordum. Sürekli aklımdaydı. İnsanın bir derdi olunca o vücudunda bir sorun olarak çıkabiliyor. Hastalandıktan sonra kendisini tamamen unuttum. Şimdi her şeyin o kadar kafaya takılmaya değer olmadığını, gereksiz şeylerle üzülmemem gerektiğini öğrendim.

    Tiyatrocu Erhan Yazıcıoğlu KANSERİ yendi, sahneye koştu

    11 yıl önce yakalandığı gırtlak kanserinden tamamen kurtulan Erhan Yazıcıoğlu, 'Bahçemdeki Ayı' adlı oyunla sahneye döndü. "Seç Bakalım" yarışmasıyla hafızalara kazınan Yazıcıoğlu, 1995'te başlayan ve 2005'te tekrar eden rahatsızlığı yüzünden altı ay konuşamamış, uzun süre yurtdışında tedavi görmüş. Ünlü aktör "Doktorların hiçbir dediğini yapmadım: 'Konuşma' dediler, balkona çıktım avazım çıktığı kadar bağırdım. Moral çok önemli" dedi.

     

    YILDA BİR VEYA İKİ KEZ SMEAR TESTİ YAPTIRIN

    1991 yılı Türkiye üçüncü güzeli olan ve şu an haber spikerliği yapan Defne Samyeli, 2000'de rahim kanserine yakalandığını öğrenmiş. New York'ta ameliyat geçiren Samyeli uzun bir tedavi süresinden sonra Türkiye'ye tamamen iyileşmiş olarak dönmüş. Samyeli o günlerde yaşadığı olayı şöyle anlattı: 'Bütün doktorların yılda bir ya da iki kez mutlaka yaptırın dedikleri 'Smear testi' neticesinde erken teşhis imkanını yakaladık. Tüm kadınlara jinekolojik testlerini aksatmadan yaptırmalarını tavsiye ediyorum.'

    10 gün önce ALLAH bizi uyardı!

     

    LÜTFEN DUALARINIZI EKSİK ETMEYİN

     

    Murat Göğebakan'ın eşi 10 gün önce kan tahlili yaptırmış. Kan kanseri olduğunu düşünüyormuş. Murat GÖĞEBAKAN ile konuşmuş, birbirlerine sarılıp ağlamışlar. Allah bizi uyardı. Bir hafta sonra Murat'ın kanser olduğunu öğrendik... diyor üzülerek. Murat Göğebakan'ın hastanedeki odasına ziyaretçilerin girmesi yasak. Bu yüzden, sevenlerinin mesajlarını eşi Sema Hanım ona iletiyor.

    Murat Göğebakan odasının kapısına kendi elleriyle, "Lütfen dualarınızı eksik etmeyin" yazıp asmış.

    ALLAH'IN İZNİYLE 15 TEMMUZ'DA BURADAN ÇIKACAĞIM

    Murat Göğebakan iyileşeceğine yürekten inanıyormuş. "Grip oldum, uzun bir grip bu ama 3-5 ay sonra bu hastaneden iyileşerek çıkacağım" diyormuş. Odasındaki dolabının üzerinde de " Allah'ın izniyle 15 Temmuz’da buradan çıkacağım" yazıyormuş. 16 Temmuz benim doğum günüm diyormuş.

    Ocak ayında Murat Göğebakan ve eşi check-up yaptırmışlar. İkisinde de hiçbir şey çıkmamış.

    Murat Göğebakan’ın kolunda sık sık morluklar oluşuyormuş. Diş etleri sık sık kanamaya başlamış. Hiç geçmeyen bir gribi varmış. Ateşi de çıkıyormuş. 1 Mayıs'ta hastaneye gitmişler, kanser olduğunu öğrenmiş. Murat Göğebakan’ın eşi 10 gün önce kan tahlili yaptırmış. Kan değerlerinde anormallikler çıkmış. Doktor tahlilleri almış ama 2 gün arayıp sormamış. “En iyi ihtimalle vücutta iltihaplanma oluşmuştu, en kötü ihtimalse kan kanseriydim” demiş. Murat Göğebakan 'ı almış karşısına ve konuşmuş. "Araştırdım, kan kanseri olabilirim. Öyle bir şey olursa sonuna kadar çekmeye razıyım, sen de bunu kabul et ve bana bak lütfen!" demiş. Karşılıklı ağlamışlar. Bir hafta geçmiş ve Murat Göğebakan’ın kan kanseri olduğunu öğrenmişler.

    Odasının önünde bir defter varmış ve ziyaretçiler o deftere umut dolu sözler yazıyorlarmış. Haluk Levent, Edip Akbayram, Kıraç, Doğuş, Emrah Dinçer, Muazzez Ersoy, Petek Dinçöz, Esra Ceyhan, Alişan, Çağla Şikel ve daha bir çok ünlü isim varmış. “Murat iyileşsin o defteri okuyup güleceğiz .

    TEK İHTİYACIMIZ OLAN ŞEY DUA

    Tek ihtiyacımız olan şey dua... Başka bir şey değil. Yer gök dua üzerine kurulmuş, duaların gücüne inanıyoruz. Allah bize "Kendinizi hazırlayın, ben size bu hastalığı yolluyorum" dedi. Bu bizim için gerçek bir işaretti, inşallah buradan çıktıktan sonra Hacca ya da Umreye gitmeyi düşünüyoruz, diyor eşi.

    ŞARKI SÖYLEMEK İÇİN KANSERİ YENDİ

    ARTIK GİTAR ÇALIP ŞARKI SÖYLEYECEK MİYİM?

    Özdemir ERDOĞAN'ın 2000'li yıllardan itibaren sağlık sorunları yavaş yavaş kendini göstermeye başlamış. 2006'dan itibaren şarkı söylemesine engel olan farenjit belirtileri olmuş. Gerekli ilaç tedavilerini yaptığı halde olumlu sonuç alamamış. Küçük bir operasyonla kistik kitleden parça alınmış. İki gün sonra heyet raporunu yüzüne okumuşlar. Sağ bademciğinin üstünde bir tümör tespit edilmiş, çene kemiğine kadar yayılmış. Kansersin demişler.

    Söylenenler onun için sanki idam fermanı gibiymiş. Doktorlar, "Ameliyat 12 saat sürebilir, yüzünüzde çöküntüler olabilir hatta sesinizi bile kaybedebilirsiniz" demişler. "Artık gitar çalıp şarkı söyleyemeyecek miyim?" diye sormuş kendi kendine. "Biz senin hayatından bahsediyoruz, şarkı gitar bunları unutun" demiş doktorlar. Ama hemen karar veremeyeceğini söyleyerek eşiyle beraber İstanbul'a dönmüşler. Çocukları, arkadaşları, yakınları Özdemir Bey'den bile çok korkmuşlar. ABD'deki kızı tedavi için yanına gelmesini istemiş.

    Çapa Tıp Fakültesi'nde görevli Bulgar göçmeni genç profesör Günter Hafız'la tanışmış. Kendisinden biraz zaman istemiş. Bu arada 17 Haziran Özdemir ERDOĞAN’ın doğum günü ve aynı gün de bir konseri varmış. Ameliyattan önce oğlunun stüdyosuna kapanmış ve 15 gün kayıt yapmış. "Belki ölür yada sesimi yitirirsem ardımda son bir şey bırakmak için. Konseri verdim ve doktora teslim oldum" diyor usta sanatçı.

    7-8 AY HİÇ KONUŞAMAMIŞ

    3 defa seansa girmiş. Tümörü yakmışlar. Bu sırada yemek yiyememiş, burnundan midesine boru indirilerek beslenmiş. 95 kiloymuş ve tam 25 kilo vermiş. Tedavi işe yaramış ve tümör kurumuş. 7-8 ay hiç konuşamamış.

    2006'nın sonlarında gitarını eline almış. Yılbaşı gecesi için 17 konser teklifi almış. Henüz hazır olmadığı için olumlu cevap verememiş. İlk konseri Bursa'da vermiş. Bu konserde o kadar hareketliymiş ki kasık fıtığı olmuş. Sonra da Manisa'da konser vermiş. Fıtık ameliyatı olup konsere çıkmış.

    Ben bu kansere grip muamelesi yapıyorum

     

    SAÇLARIMIN DÖKÜLMESİ HİÇ ÖNEMLİ DEĞİL

     

    Meme kanserine yakalanan Oya Başar’ın sol göğsünün yarısı ve lenfleri alınmış. "Çok yakında kemoterapi ve radyoterapi tedavisine başlayacağım. Saçlarımın dökülmesi hiç önemli değil. Çocuklarımın, benim, sevdiklerimin sağlığı yerinde olsun, başka hiçbir şey umurumda değil" demiş ünlü sanatçı.

    DÜZENLİ OLARAK KONTROLE GİTSEYDİM HER ŞEY FARKLI OLABİLİRDİ

    Sağlık durumu iyi olan Oya BAŞAR, Bugüne kadar kendine hiç dikkat etmemiş, sağlığını hep ihmal etmiş, göğsündeki tümör de iki yıl önce oluşmuş. Göğüs kanseri teşhisi 3'üncü derecedeyken konulmuş. "Düzenli olarak kontrole gitseydim her şey farklı olabilirdi. Şimdi radyoterapi ve kemoterapi görmek zorunda kalıyorum. Buradan tüm kadınlara çağrıda bulunuyorum. Erken teşhis çok önemli. Lüften doktora gidin, kontrollerini yaptırın" diye ekliyor ünlü oyuncu.

    ALLAH BANA BU HASTALIĞINDA İYİSİNİ VERDİ

    10 gün içinde üst üste iki ameliyat geçirmiş, göğsününün tamamının değil, yarısının alınan sanatçı şunları söyledi: "Ben hayatım boyunca doktora giden, kontroller yaptıran bir kadın olmadım. Öyle göğsümü muayene etme alışkanlığım da yoktu. Tesadüfen sol göğsümde kitleyi hissedince doktora gittim. İlk teşhisi koyan doktorum Cihangir Karaaslan oldu. Ve tümörün iki yıl önce oluştuğunu, üçüncü derecede olduğunu, hemen ameliyat olmam gerektiği söyledi. Amerikan Hastanesi'nde 'Meme koruyucu cerrahisi' ile beni Meral Demirel ameliyat etti. Şimdi artık memenin tamamını almıyorlar. Kurtarabildikleri kadar memeyi kurtarmaya bakıyorlar. Ben de iki ameliyat oldum ve mememin yarısı ve koltuk altı temizlendi. Doktorlarım şimdilik iyice temizlendi diyor ama son tahlillerden sonra bu konuda kesin karar verecekler. Şu an psikolojim çok iyi. Bu hastalığı yeneceğim, düzeleceğim ve eski sağlığıma kavuşacağım. Allah bana bu hastalığın da iyisini verdi. Daha ne isteyeyim. O yüzden ona grip muamelesi yapıyorum.

    BU HASTALIĞI TETİKLEYEN EN BÜYÜK ŞEY STRES

    "Çok yakında radyoterapi ve kemoterapi tedavisine başlayacağım. Bakın bu hastalığı tetikleyen en büyük şey stres. Artık benim hayatımda üzüntü ve strese yer yok. Sağlığım çok önemli artık. Biliyorsunuz ben hiçbir zaman güzelliğine düşkün bir kadın olmadım. Tiyatro oyunlarında en çirkin hale defalarca büründüm. Dolayısıyla saçlarımın dökülmesi falan hiç önemli değil.

    Kanseri yendim

    O GÜNE KADAR BİRİKTİRDİĞİM PARA O KADAR DEĞİLDİ BİLE...

     
    Kayahan kanser teşhisinin ardından ölümünden sonra insanların onu hatırlayabileceği bir şarkı yapmak istemiş. Yemin ettim şarkısı çıktığında doktorların dediğine göre ölümüne iki ay varmış. İlk olarak şarkıyı Nilüfer söylemiş.
    Ünlü sanatçı kanser olduğunu 2 Haziran 1990'da öğrenmiş. Stüdyoda çalışırken ayağında bir yağ bezesi görmüş. Doktoru onu almış ancak iki gün sonra tekrar aramış ve yumuşak doku kanseri olduğunu söylemiş. Kayahan tedavi için bir hastaneye gitmiş; kurtulması için büyük miktarda para istemişler. “O güne kadar biriktirdiğim para o kadar değildi bile…” diyor sanatçı.
    KANSERİN NEDENİ SİGARA VE SIKINTIDIR
    Kayahan insanları uyarıyor.”Kanserin nedeni sigara ve sıkıntıdır. Bunlara çok dikkat edilmesi gerekir.”
    Tedavisi sürecinde 35 gün radyoterapi görmüş. Tedavinin bittiği günde konsere çıkmış.
    Hastalığını kimseye söylememiş. En büyük destekçisi ailesi olmuş. On sene sürdürdüğü tedavinin tam bittiğini düşünürken hastalık tekrar baş göstermiş. Bu sıkıntılı zamanlarında gönül sayfam, kâğıttan kayıklar, söz güzelim ve ninni şarkıları ortaya çıkmış. Normalde bir parçayı altı ayda yazarken bu parçaların hepsini bir ayda yazmış.
    VÜCUDUNDA YAĞ BEZESİ GÖRENLER HİÇ İHMAL ETMEDEN DOKTORA GÖRÜNSÜNLER
    Son on sene içerisinde olduğu ameliyatlarda vücuduna toplam 800 dikiş atılmış. Ayrıca “vücudunda yağ bezesi görenler hiç ihmal etmeden hemen doktora görünsünler.” diyor Kayahan.
    Ameliyatlardan sonra kesin sonucun laboratuar sonuçlarında belli olacağını söylemişler. O üç günü beklemek çok zor olmuş. Sanatçı şimdi iyi ancak radyoterapi tedavisine devam edecek. Yakında sağlıklı bir şekilde yürüyebileceğini ancak bacaklarıyla güzellik yarışmalarına katılamayacağını söylüyor.
    Tedavi sürecinde en büyük yardımcısı olan eşi İpek Hanım“Allah, canım Kayahan'ımızı bana ve kızıma bağışladı” diyor.
    Savaş Ay için dinlediği şiirler, gırtlak kanseri ile savaşırken ona ilaç oldu. 
    Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde bir buçuk ay radyoterapi seansına giren Savaş Ay, her seans için kendi sesiyle şiir kasetleri hazırlamış. Kendi doldurduğu bu şiir kasetleri, seansların daha hızlı bir şekilde geçmesini sağlamış. Kendi bulduğu bu yöntemle, tedavi dönemini daha rahat geçirmiş. "Bir musibet olursa döner durur illaki beni bulur, o yüzden bu belalara sabretmeye alıştım, kanserle bir gün buluşacağımızı biliyordum diyen Ay; kanserle savaşan binlerce insan arasına böylece katılmış.
     
    GIRTLAĞINIZI KONTROL ETTİRİN, KANSER OLABİLİRSİNİZ
    SAVAŞ Ay'ın kanser teşhisi tesadüfen konulmuş. 1998 yılında programdan hemen sonra arayan doktor izleyicisi "Gırtlağınızı bir kontrol ettirin, kanser olabilirsiniz" demiş. Bu uyarının ardından hastaneye giden Savaş AY, testlerden sonra kanser olduğu gerçeğini öğrenmiş. Teşhisten sonra hemen tedavilere başlanmış. Tedavi sırasında sigarayı zoraki bırakmış. Ayrıca bir müddet konuşması bile yasaklanmış. Parasını sesiyle kazanan birisi için bu çok zor olsa gerek. Bu yasaklara uymadığı durumda gırtlağının alına bileceğini ve bir daha belki hiç konuşamayacağı gerçeği söylendiğinde üzüntüsünü ağlayarak değil belli bir noktaya bakarak belli etmiş.
    Önceleri program nasıl devam edecek diye düşünen sanatçı, her hafta birisinin sunması için ünlü dostlarına rica etmiş. Hepsi teklife sıcak bakarak kabul etmiş ancak daha sonra buna gerek kalmamış.
     
    HASTANE DE HEP MORAL KAYNAĞI OLDUM
    Tedavi safhasında zorlandığını belirten Savaş Ay, “Acı vermiyordu desem yalan olur ama hastanede insanların hep moral kaynağı oldum” diyor. Cerrahi müdahalenin yerine, radyoterapi tedavisine başlamaya karar veren ünlü sunucu, İstanbul Tıp Fakültesi'nde radyoterapi başlamış.
     
    HER TERAPİDE ÜNLÜ BİR KİŞİ YANIMDA HAZIR BULUNUYORDU
    Radyoterapi tedavileri yaklaşık on dakika sürüyormuş. Bu süre bana bir ömür gibi geliyor diyen Ay, evde üç dakikalık şiir kasetleri hazırlamış. Kendi sesinden okuduğu şiirleri seansa girerken kulağına takıp tedavinin bitmesini bekliyormuş. Her terapiye bir ünlü de Savaş Ay’ın yanında refakatçi olarak hazır bulunuyormuş
    Filiz AKIN kanser tedavisi sırasında yaşadıklarını anlattı
    Solunum rahatsızlığım sırasında boynumda bir beze çıktı. Hem önemli olup olmadığını tahmin edemedim hem de gerçekten de artık çok sıkılmıştım ve doktora gitmek istemiyordum. Aile çevresinde gördüğüm doktorlara, arkadaşlarımıza gösterdim. "Önemli mi?" diye sordum. "Herhalde dişten, kulak burun boğazdan falan" dediler. Onlar öyle deyince, ben de çok takıntılı biri olmadığım için "İyi tamam" dedim. Demek önemsiz bir şey ve geçecek. Bir de bilirsiniz bazı insanlar vardır, boyunlarında hep daha büyük bezelerle yaşarlar ve pek de bir sorun olmaz. Ben de öyle bir şey diye düşündüm. Bir de bademciklerini aldırmış insanlarda bazen vücut kendini korumak için böyle bir takım şeyler yaparmış. Onun için ben de önemsemedim.
    Dört ay oluyor galiba. Bir süre geçtikten sonra bezeler çoğalmaya başladı, ikincisi, üçüncüsü çıktı. 'Doktora gideyim' dedim ama araya bir şeyler girdi, pek hatırlamıyorum neden, hemen gidemedim. Bir doktora gittim, hatta MR'ye kadar girdim ama sonra çıktım.
    O girdiğim MR çok sofistike bir MR'mış. "İyota alerjiniz var mı?" dediler. "Var" deyince, onlar çıkardılar. Benim de o gün çok başım ağrıdı, eve döndüm.
    Hayatımdaki tek problemim baş ağrısıdır. Baş ağrısıyla uyanırım. 20-30 yıldır böyle. Ama o günlerde artık her gün olmuştu. Her gün ilaçlar alıyorum. Zaten diyordum kendi kendime "Bağışıklık sistemime bu ilaçlar ne yapıyor acaba?" Fakat başka türlü o ağrıyla yaşamama imkan yoktu.
    İşte akupunkturlara gidiyorum, g-terapi diye bir şey var, ona gidiyorum. Her şeyi baş ağrısı üzerine kuruyorum yani. Bir müddet sonra bezeler daha yukarı doğru oluşmaya başlayınca karar verdim. Eşim dedi ki "Ben de uzun zamandır kulak burun boğaz muayenesi yaptırmadım, gel beraber gidelim.
    Doktorlar: "Sizin burun arkasında devamlı boğazı faranjite çeviren bir yapınız var ama ben bunun daha çok reflüden olduğunu zannediyorum" dedi. Reflüyü biliyorsunuz şimdi pek bir moda, herkeste çıkıyor . Ama şaka bir yana, reflü bir sürü şeye sebep oluyor. Belki de benim hastalığım da öyle başladı.
    Beni iğneli biyopsiye yolladılar. Boynumdaki bezelerden, ameliyatla değil, iğneyle çekerek örnek aldılar.
    "Bunda da bir şey çıkmayacak" diyordum. Biyopsinin sonuçları için gece yarısı eşimi aradılar. Böyle gece yarısı bir telefon gelince işte o zaman şüphelendim. Sonunda ikinci bir iğneli biyopsiden sonra iyice emin olundu. Kötü hücrelere rastlandı. Fakat ne olduğuna karar verilemedi. Ondan sonra tahmin edebileceğiniz gibi büyük bir tetkik başladı.*
    Belki gece yarısı telefonundan sonra ciddi bir şeyler olduğunu hissettiğim için çok şaşırmadım. Aslında doğru bir soru, oyuncular zaman zaman kendi kendilerine sorarlar "Başıma böyle bir şey gelse ne yaparım ne hissederim?" diye.. Gayet insani tepkiler bunlar. Çevremde işinin ehli, öyle iyi insanlar vardı ki çok kötü hissetmedim kendimi. Eskiden, düşünsenize kanser kelimesini duyduğunuzda "Eşittir ölüm" derdiniz. Bazı insan "Niye ben?" diye de isyan eder, haklı olarak. Ben isyan da etmedim çünkü kendi kendime dedim ki "Ben de normal insanlardan biriyim ve bana niye olmasın, benim özelliğim nedir yani?"
    Tabii ki özeldir ama benim farkım nedir ki? "Herkesin başına geldiği gibi benim de başıma gelebilir" diye düşündüm. Sadece 'kanser' kelimesini sevmedim. Ee yakıştıramadım kendime tabii. Bir taraftan da içimde 'Bakalım belki de yanılıyorlardır' diye bir his vardı, onu da söylemem gerek yani.
    Çok detaylı tetkikler yapıldı. Bayağı zor işler. Onları çok iyi göğüsledim. Zor bir süreç geçirdim. Ama her tetkikten neşeli çıkmaya çalıştım, moralimi iyi tutmak için uğraştım. Ben bu hastalığı komik tarafından almaya karar verdim. Nasılsa olmuş yani, yapacak bir şey yok, atlatmak zorundayım. 'Ben bu kanseri yeneceğim' dedim kendi kendime. Hâlâ da diyorum
     
Bu sitenin alt yapısında Santral.TV kullanılmaktadır.
Yasal Uyarı: Sitede yer alan herhangi bir içerik veya imaj Kanserden Haber Al izni olmadan, kesinlikle kopyalanamaz.